TÜRK BİTTİ DEMEDEN BİTMEZ

30 Ağustos Zafer Bayramı: Mustafa Kemal Paşa başkomutanlığındaki zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’u anmak için Türkiye ve KKTC’de kutlanan zafer bayramıdır. Bunun sonucunda Yunan kuvvetleri Anadolu’dan atılmış ve Milli Mücadele’nin askeri ayağı zaferle sonuçlanmıştır. Gelin beraber zaferi sağlayan Büyük Taarruz’a biraz göz atalım.

BÜYÜK TAARRUZ

Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusunun Yunan kuvvetlerine başlattığı genel saldırının adıdır. 26 Ağustos’ta saldırı başlamış, 9 Eylül’de İzmir’e girilmiş ve 18 Eylül’de de Yunan kuvvetleri tamamen Anadolu’yu terk etmişlerdir.


TAARRUZ ÖNCESİ

Sakarya Meydan Savaşı kazanılmış olsa da Yunan ordularının savaşa zorlayarak yok edecek durumda değildik. Genel bir taarruz için çok fazla eksiklik vardı. Halktan son bir fedakarlık istenerek Tekalif-i Milliye Emirleri yayınlandı. Bütün mali kaynaklar sonuna kadar kullanıldı. Subaylar ve askerler taarruz için eğitilmeye başlandı. Doğu ve Güney cephelerinden takviye birlikler sevk edildi. Taarruz için ya düşmanla eşit sayıda ya da ondan sayıca fazla olmak icap ederdi. Yunanlıların 200 bin askeri bulunuyorken Türk tarafı takviyelerle anca 186 bini görebilmişti. Süvari birlikler dışında hiçbir birlikte üstünlük bizde değildi ama bizim kaybedecek bir şeyimiz artık kalmamıştı, burası bizim vatanımızdı ve daima da öyle kalacaktı.

Taarruz yaklaştıkça Sakarya Meydan Muharebesi’den önce çıkarılan ve 3 kez uzatılan Başkomutanlık yasasının tekrar uzatılması gündeme geldi. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa böyle bir şeye lüzum olmadığını belirtti. Yine de yasa oy birliğiyle uzatıldı. Meclis ve halk arasında taarruzla ilgili sabırsızlıklar baş göstermeye başlamıştı. Bunun üzerine Paşa, 6 Mart 1922 tarihli gizli meclis oturumunda meclise "Ordumuzun kararı, taarruzdur. Fakat bu taarruzu tehir ediyoruz. Sebebi, hazırlığımızı tamamen bitirmeye biraz daha zaman lazımdır. Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür." diyerek zihinlerdeki şüpheyi azaltmaya çalıştı.

Haziran 1922 yılında taarruz kararı alındı, bu karar yalnız 3 kişiyle paylaşıldı; Cephe Komutanı Mirliva İsmet Paşa, Genelkurmay Başkanı Birinci Ferik Fevzi Paşa, Milli Savunma Bakanı Mirliva Kazım Paşa. Asıl amaç; kesin sonuçlu bir muharebenin ardından düşmanın savaşma azim ve iradesini ortadan kaldırmaktı. Başkomutanlık Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz, Milli Mücadele’nin son safhasını teşkil etti. Mustafa Kemal Paşa 3 yıl 4 aylık bir sürede Türk milletini ve ordusunu adım adım zafere taşımıştı.

TAARRUZ

26 Ağustos gecesi 5. Süvari Kolordusu Yunan mevzilerinin arkasına sarkma gerçekleştirdi. Sabaha karşı Mustafa Kemal Paşa ve diğer paşalar, savaşı idare etmek üzere Kocatepe’deki yerlerini aldılar. 04:30’da başlayan taciz top atışları, 05:00’te yerini yoğun ve etkili top atışlarına bıraktı. Piyadelerin de süngü hücumlarıyla katıldığı bu taarruzda Tınaztepe ele geçirildi. 09:00’da Belentepe daha sonra ise Kalecik-Sivrisi ele geçilirdi.

27 Ağustos sabahı Türk ordusu tekrar tüm cephelerde taarruza geçti. İnsanüstü çaba ve süngü hücumlarıyla gerçekleşen bu hücumlarda, yer gök ‘Mehmetlerimizin’ naralarıyla inliyordu. Aynı gün Afyonkarahisar geri alındı. Başkomutanlık karargahı Afyon’a taşındı.

28 ve 29 Ağustos günlerinde başarılı geçen harekatlar Yunan 5. Ordu’sunun çevrilip esir alınmasıyla sonuçlandı. Aynı gün toplantı yapan Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki kurmay heyetinin harekatın düşmanın çekilme yollarının kesilmesi ve düşmanı çarpışmaya zorlayarak teslim olma yolunda devam etmesi kararı alındı. Bu karara müteakiben 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü taarruz harekatı Türk ordusunun kesin zaferi ile sonuçlandı. Bu savaş sonucunda Yunanlılar dağınık biçimde İzmir, Dikili ve Mudanya’ya kaçmaya başladılar. Aynı savaş sonucu Yunan ordusu başkumandanı General Trikupis ve çok sayıda üst düzey subay esir alındı.

Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ve Fevzi Paşa ile yıkık bir köy evinin bahçesinde buluşup Yunan kuvvetlerinin süratle takibine karar kıldılar. İzmir istikametine çokça birlik sevk edildi ve Mustafa Kemal Paşa o tarihi ‘Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!’ emrini verdi. 1699 Karlofça Antlaşması’ndan beri kaçan Türk yoktu artık karşılarında. Arkalarına bile bakamadan kaçıyorlardı. Zafer artık bizimdi ve dünya anlamıştı ki bu mücadelenin sahipleri aslında ‘bir avuç asi paşa’ değildi; koca bir Türk milletiydi.

Türk ordusu 15 günde 450 kilometre yol katederek 9 Eylül 1922’de İzmir’e girdi. Yüzbaşı Şerafettin Bey Hükümet Konağı’na, 5. Tümen Süvari öncüsü Yüzbaşı Zeki Bey Kumandanlık Dairesine, 4. Alay Komutanı Reşat Bey de Kadifekale’ye Türk bayrağını çektiler.

TAARRUZ SONRASI

Yunanlılardan 365 top, 7 uçak, 656 kamyon, 124 binek araç, 336 ağır makineli, 1.164 hafif makineli, 32.697 piyade tüfeği ve de 400 vagonluk cephane ele geçirilmişti. 8.731 at, 8430 öküz, 8.711 eşek, 14.030 koyun ve 440 ele geçirilen deve de halka dağıtıldı. Esir düşen 20.826 Yunan askerinden ise 23 inşaat taburu kuruldu. Kendilerinin yıktığı yol, köprü, demiryolu ve köylerinden yeniden inşasında çalıştırıldılar.

18 Eylül’de son Yunan askerleri de Erdek’ten çekildi. Böylece Anadolu düşman işgalinden kurtarılmış oldu. 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Ateşkes Anlaşması’na göre de Doğu Trakya’yı da 15 gün içinde boşalttılar ve silah kullanmadan kurtarılmış oldu. 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antlaşması ile de savaş resmen bitti ve yeni kurulan cumhuriyetin bağımsızlığı tanınmış oldu.



Yorumlar