Şanlı Zaferin Yanlış Bilinenleri
Bu yazıyı aslında 18 Mart'ın yıldönümünde paylaşmak istedim ama yanlış anlaşılmaktan çekindim. Yazıdaki amacım tarihi karalamak değil bilhassa yanlış bilgileri kanaatimce düzeltmektir.
Hepimiz biliyoruzdur o hikayeleri aslında; 13-14-15 yaşlarında çocuklar ellerinde tüfekler cepheye giderken veya asker üniformasında bir çocuk fotoğrafı... şimdi bu hikayelerin özüne beraber bir inelim, ne dersiniz?
Bu resimde gördüğünüz asker 'Türk ordusunun en genç çavuşu 15 yaşındaki Ali Reşad' başlığıyla yayımlanan ve efsanenin başlangıç noktası. Bu efsaneyi tetikleyen başka bir konu ise 'Onbeşliler' türküsü. Bu türküde bahsi geçen askerlerin hep 15 yaşında olduğunu zannederdik ama gerçek bambaşka. 1914'ten itibaren resmi olarak 21-28 arası gençler askere çağrıldı. Çoğunluk askerin doğum tarihi de Rumi takvim ile 1315'e denk geliyordu. İşin aslı bu sevgili arkadaşlar, hiçbir dönem Osmanlı çocuk asker silah altına almamış ve buna ihtiyaç da duymamıştır.
Bir başka mesele de cephede 'açlık' meselesidir, zira bunu da çoğu zaman yanlış bildik. Hepimizin o görüp önümüze getirilen 'malum yemek listesi' var ya onun da içeriği bambaşka. O liste 1917 tarihli 43. Piyade Alayı 1. Tabur 1.Bölük listesiydi ve o tarihte o alay Irak Cephesi'nde görev yapıyordu.
Cephede sıcak çikolatadan ete kadar yiyecek temini vardı. Hatta Yarbay Şefik (Aker) Bey hatıralarında cepheye yiyecek ve çorba temini için İzmir'de bir konserve fabrikası kurulduğunu yazmıştır. Devlet geleneğimizde askerini asla mağdur etmeyen milletimiz elinde avucunda yokken bile askerimizi en iyi şekilde beslemiştir. Ayrıca kendi topraklarında savaşan taraf biz olduğumuzdan mütevellit asıl iaşe bakımından sıkıntıya düşen tarafın işgalci kuvvetler olduğu kendi hatıratlarında yazıyor. (Kısa değindiğim için detaya pek girmeyeceğim bu konuda.)
Son olarak bahsetmek istediğim konu ise yine birçoğumuzun bildiği ve yanlış olan bir konu: Bulutun içine girip kaybolan İngiliz bölüğü.
Olay kısaca şöyle; Norfolk Alayı Anafartalar ovasına taaruza kalkmış, bulutların aşağı indiği bir ortamda ilerleyerek gözden kaybolmuş ve bağlantısı kopmuştu. İşin aslı şudur: Tüm birlik ele geçirilmiş, ondan dolayı bağlantı kurulamamıştır. Ama bu İngiliz kaynaklarında sanki bir "ufonun" veya ruhani varlığın içine girip ortadan kaybolduğudur. Türk kaynaklarında da sarıklı evliyalar hikayelerini duymuşsunuzdur. Bunlar gerçekliği olmayan propaganda mahiyetli hikayelerdir.
Tabi ki Türk askerinin manevi gücünü ve desteğini göz ardı edemeyiz. Günümüzde bile bu inanç bir ateşleyici görevi görmektedir. Ancak şu soruyu vicdanlarınıza sormanızı rica ediyorum. Sarıkamış'ta Mehmetlerimiz soğuktan şehit olurken veya Arabistan çöllerinde mukaddes bedenleri akbabalara yem olurken metafizik olaylar ve ruhani güçler kafasını kuma mı gömmüşlerdi? tarihimiz o kadar şanlı ve büyük ki onu böyle küçültmelere (çocuk askerler, sarıklılar vb.) veyahut yersiz büyültmelere (sarıklı evliyalar) ihtiyacı var mıdır? Bu, savaşan tüm Mehmetlerimize saygısızlık değil midir?
Tarihimizi doğru öğrenmek ve okumak kendini Türk addeden her vatan evladının boynunun bir borcudur. Karalamak gibi bir niyetim asla olamaz, bilakis amacım layık olduğu değeri verebilmektir.
-BATU ŞAHİN YAZICIOĞLU
Kardeşim eline sağlık çok güzel olmuş, yazılarının devamını bekleriz
YanıtlaSil